Kelağayı

Kelağayılı bir kız
Buta desenli kelağayı

Kelağayı, Azerbaycan'da kadınlar için dört köşeli ipek iplikten yapılan baş örtüsüdür. Azerbaycan'ın batı bölgesinde kelağayıya bazen çargat da denir.[1] 19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan'ın geleneksel kelağayıcılık merkezleri, özellikle Rusya'dan ithal edilen düşük maliyetli fabrika mallarının yaygınlaşması sonucunda ve çeşitli siyasi ve sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı üretim yerlerini değiştirdi ve kelağayının üretimi sadece iki merkezde (Baskal ve Gence) yoğunlaştı.

İncelik ve zarafet örneği olan kelağayı, eski zamanlardan günümüze kadar hanımlarımızın en sevdiği aksesuarlardan biridir. Bu zarif başörtüsü, modern dönemde de önemini korumaktadır. Eskiden genç kızların yetişkinliğe adım attığı dönemde ve evlilik teklifi alan her genç kıza kelağayı hediye edilirdi. Kelağayı, Azerbaycan geleneklerine özel bir renk katan önemli bir değerdir. Kızlar, sevdikleri erkeğin evlenme teklifine razı olduklarını ona kelağayılarını vererek belirtirlerdi. Kelağayını erkeğe hediye eden kız, aşkına ömür boyu sadık kalacağına yemin ederdi. Geleneklere göre, yeni kurulan ailede çocuk dünyaya geldiğinde, onu annenin evlenirken başına örttüğü kırmızı kelağayıya sararlardı. Genç kızların, orta yaşlı ve yaşlı kadınların örttüğü kelağayılar birbirinden farklıydı. Genelde düğün sırasında gelinin başına kırmızı kelağayı örtülür, yas zamanı ise herkes siyah kelağayıya bürünürdü. Genç kadınlar ve kızlar kelağayını "örpek" olarak, yaşlı kadınlar ise "çalma" veya "dinge" tarzında bağlarlardı. Bu gelenek bugün de devam etmektedir. Kısacası, kelağayı Azerbaycanlı kadının gardırobunda her zaman özel bir yere sahip olmuştur ve olmaya da devam etmektedir[2].

2014'te kelağayı UNESCO'nun Somut olmayan kültürel miras listesine dahil edilmiştir.[3]

Tarihi

Erken dönem

Milli giyimde Azerbaycanlı kadın

Azerbaycan'da ipekçilik eski zamanlardan itibaren oluşmuş ve büyük bir gelişme yolundan geçmiştir. Araştırmalar gösteriyor ki, Şeki'de ipekçiliğin tarihi Milattan önceki dönemlere kadar uzanmaktadır. Şeki, uzun yıllar Azerbaycan'da ve ayrıca Kafkasya'da ipekçiliğin merkezi olmuştur. 19. yüzyılda dünyadaki en büyük ipeksarma fabrikası tam da Şeki'de faaliyet gösteriyordu. Şeki ipeği sadece Azerbaycan'da değil, aynı zamanda Doğu ülkelerinde, Avrupa'da ve Rusya'da da tanınıyor ve yüksek değer görüyordu. Hatta II. Nikolay'ın çarlığı döneminde Rus İmparatorluğu'nda tedavüle çıkan beşyüzlük banknotlara ezilmemesi, kırışmaması için tam da Şeki ipeği ekleniyordu. 1862 yılında Londra'da düzenlenen uluslararası sergide Şeki ipeği madalya ile ödüllendirilmişti. Fransa'nın Lyon şehrinde bulunan Saint-Étienne şirketi Şeki ipeğinin sürekli alıcılarından biriydi. Tesadüf değil ki, 19. yüzyılın başlarında Şeki'yi ipekçilikte kazandığı başarılarından dolayı "Kafkasya'nın Lyon'u" olarak adlandırıyorlardı.[4] 10. yüzyılda yazılan Hudûd el-âlem adlı eserdeki coğrafi inceleme sonucunda, kelağayının Barzand'da üretildiğini kayıt edilmiştir.[5]

XVIII. yüzyıl

Orta Çağ'da Azerbaycan'da kelağayı üreten küçük işletmeler mevcuttu.[1] Tarihçi Mais Jafarov'a göre kelağayı başta bireysel olarak imal edilse de sonradan kelağayı üreten özel işletmeler ortaya çıktı.

George Forster'ın 1784 raporuna göre Şirvan'dan Astrahan'a 400 ton kadar ipek gönderildi.[6] Doğa koşulları göz önünde bulundurulduğunda kullanılan ipeğin önemli bir kısmının Baskal'a ait olduğu ve kelağayının üretiminde önemli bir rol oynadığı kanıtlanmaktadır. O dönemde Gence, Şuşa ve Şeki ile birlikte Baskal, Azerbaycan'ın en büyük ipek merkezlerinden biriydi.[1]

18. yüzyıldan beri dünya pazarında yer alan Baskal kelağayıları, Kafkasya'ya gelen gezginlerin seyahatnamelerinde yer aldı.[4] 1862 yılında Azerbaycan'da bulunmuş Rus gezgini Pyotr Paşino "Kafkazskiy vestnik" gazetesinde "Baskal eyaletinde bir sarraf titizliğiyle dokunan kumaşlardan üretilen kelağayılar kendi sanatsal niteliklerine göre dönemin tekstil endüstrisi örneklerinin yanında hiç de geride kalmıyordu." demiştir.

XIX yüzyıl

1862'de Azerbaycan Londra'daki dünya sergisine ilk defa katıldı ve burada Baskallı dokumacı Nasir Abdulaziz oğlu tarafından yapılan kelağayı gümüş madalya ve özel bir diploma ile ödüllendirildi.[4]

19. yüzyılın sonlarında ve 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan'ın geleneksel kelağayıcılık merkezleri, özellikle Rusya'dan ithal edilen düşük maliyetli fabrika mallarının yaygınlaşması sonucunda ve çeşitli siyasi ve sosyo-ekonomik nedenlerden dolayı üretim yerlerini değiştirdi ve kelağayının üretimi sadece iki merkezde (Baskal ve Gence) yoğunlaştı.[6] Ordubad'da iskelet esas olarak 19. ve 20. yüzyılların ortalarında kullanıldı.[7]

XX yüzyıl

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Baskal'da 1500 tezgâha sahip 900 küçük şerbethane vardı ve burada yılda 1 milyon 800 bin adet kelagayı üretiliyordu. Bu kadar kelağayı’yı boyamaya Baskal boya evlerinin gücü yetmediğinden, bunların bir kısmı Şamahı, Gence ve Bakü'ye gönderiliyordu.[8][9] 1902 yılında Tiflis'te düzenlenen Kafkas zanaat sanayisi işçilerinin 1. kongresine ait bir belgede şu ilginç fikirler yer alıyor:

Ustaların hepsi (kelağayı ustaları kastediliyor) okur yazar olmasalar bile, zanaatlarında Avrupalı meslektaşlarını geride bırakıyorlar. Hazırladıkları ürünler sanatsallığı ve güzelliği ile insanı hayran bırakıyor. Avrupa'da kullanılan makineler ve diğer tezgahlar burada yok. Hazırladıkları ürünler yoğun çalışmanın ve yetenekli ellerin ürünüdür.


XXI yüzyıl

2003 yılından itibaren İsmayıllı ilçesinin Baskal kasabasında "İnkişaf" Bilimsel Kuruluşunun girişimiyle "Kelağayı" İpek Merkezi faaliyet göstermektedir.[10] Ayrıca Baskal'da benzersiz etkileşimli bir "Kelağayı" müzesi oluşturulmuştur. Müze ziyaretçileri, kelağayı'nın tarihi ve gelenekleri ile tanış olabilir, ayrıca zanaatın yaratılış sürecini canlı görebilir ve hatta ürünün hazırlanmasında da yer alabilirler.[11]

Modelist Fekhriye Khalafova defalarca kendi kıyafet koleksiyonunda kelağayı kullanmıştır. Modelistin görüşüne göre, kitle kullanımı için kelagayı mutlaka modernize edilmeli ve üretime yeni kelağayı örnekleri dahil edilmelidir.[12]

Psikolog Rana İbrahimbeyova, 2011 yılında TEDx Bakü'deki konuşmasında, kelağayı'nın insan hayatını tasvir ettiğini iddia etmiştir:

Kelağayı desenlerinin belirli bir sistemi vardır ve onu hazırlayan herkes o sisteme uymalıdır. Kelağayı'nın üzerindeki desenler kâinatın ve dünyanın yapısını tasvir eder. Eşarbın kenarındaki sınır dağ anlamındadır, bu dağ insanları korur. Ortadaki sınır ise diğer dünyayı tasvir eder ve desenlerden görüldüğü gibi, o dünya şu ankinden daha renkli ve karmaşıktır

[13]

Azerbaycan'da ipekçiliğin gelişiminin kelağayı üretimi ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirten Rana İbrahimova, adı geçen başörtüsünün her zaman en önemli giysilerden biri olduğunu ve özellikle düğünlerde kırmızı kelağayı kullanıldığını vurgulamaktadır.

2010'lu yıllarda da Azerbaycan'da kelağayı dokuma işini sürdüren aileler çoktur. Şeki şehrinde Shovketziya Şamilov'un torunları olan Şamilov ailesi bu zanaatın usta ustaları sayılır. UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetlerarası Komitesi'nin 2014 yılı Kasım ayında yapılan toplantısında Azerbaycan kelağayı sanatı "Kelağayı sembolizmi ve geleneksel sanatı" adıyla UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi'ne dahil edilmiştir.[14]

Aynı yıl, Azerbaycan'ın Ürdün Büyükelçisi Sabir Agabeyov, Ürdün'de düzenlenen geleneksel "Diplomatik Pazar"da, oraya gelen Ürdün Kraliyet ailesi üyeleri, hükümet üyeleri ve bu ülkede akredite edilmiş diplomat meslektaşlarına Azerbaycan kelağayılarını hediye etmiştir.[15]

2016 yılında Avrupa Azerbaycan Derneği (TEAS), Paris'te "Beaugrenelle" alışveriş merkezinde Azerbaycanlı tasarımcı Menzer Hacıyeva'nın "Kelağayı" butiğini düzenlemiştir.[16]

Kelağayı Gelenekleri ve Kullanımı

XIX yüzyıla ait kelağayı

Yakın Doğu ve Kafkas halkları arasında yaygın olarak kullanılan kelağayılar, boyut ve renk açısından çeşitlilik gösterir. Genellikle yaşlı kadınlar koyu renkli ve geniş, genç kadınlar ise beyaz ve canlı renklerde, küçük boyutlu kelağayılar kullanırlar. Nevruz ve diğer halk şenliklerinde düzenlenen at yarışlarında, kazanan atın alnına bir yumurta vurup kırılır ve boynuna kırmızı renkli kelağayı veya kumaş bağlanır.[17]. Kelağayı ayrıca beyaz tepsilerde de kullanılır. Üzeri kırmızı kelağayı veya püsküllü tirmeşalla örtülen bu tepsiye semeni (buğday filizi) konur ve renkli mumlar yakılır.

Yaşlı kadınlar kelağayıyı sarık veya dinge bağlar, genç kadınlar ve kızlar ise örtü olarak kullanırlar. Kadınlar yas merasiminde siyah, düğün merasiminde ise desenli kelağayılar kullanırlar.[18] Gelin getirilirken başına beyaz örtü örtmek, arabasının önüne veya bindiği atın boynuna turuncu ve kırmızımsı kelağayılar bağlamak Azerbaycan'ın milli geleneklerinden sayılır. Niyet gerçekleştiğinde camilere ve türbelere kelağayı götürmek, yoksullara dağıtmak gibi adetler de mevcuttur.

Azerbaycan'da kelağayı bir zamanlar yeni kurulan ailenin temeli olarak kabul edilirdi. Kelağayı’yı oğlana hediye eden kız, aşkına ömür boyu sadık kalacağına yemin ederdi. Ayrıca, nişan merasiminde oğlan tarafının kadınlarından biri, kırmızı kelağayıya sarılı nişan yüzüğünü kız evine sunardı. Düğüne gelen kadınların tepsisinde de en değerli hediye olarak kabul edilirdi.

Kelağayı Üzerindeki Desenler

Kelağayı, Orta Çağlarda üzerine buta şeklinde desenler işlenerek üretici mühürünü taşırdı. Bu mühürler, üreticinin sağ kolunu yumruk yaparak doğal boyaya batırdıktan sonra kelağayı üzerine vurulurdu ve bu yumruk izinden kelağayının hangi ustaya ait olduğu anlaşılırdı. Zamanla yumrukla vurulan buta şekli geliştirilerek gelenek haline gelmiştir.[4]

Kelağayı üzerindeki desenler, aşağıdaki ana gruplara ayrılırdı: Kelağayının kenarları boyunca vurulan ve çerçeve oluşturan şekiller; köşelere ve ortaya vurulan desenler. Kelağayının kenarları (çerçevesi) bazen de ortası (xonçası) basma deseni yöntemiyle geometrik ve bitkisel desenlerle süslenirdi. Bu veya diğer dokuma merkezlerinin kelağayıları, kenarlardaki süslemelerine göre birbirinden ayırt edilirdi.[4]

Şeki ve Baskal kelağayılarında "Şah buta", "Saya buta", "Küçük buta" desenleri daha çok kullanılmıştır. "Heyratı", "Soğanı", "İstiotu", "Albuxarı", "Abi", "Yeleni" gibi rengarenk kelağayılar Azerbaycan'da büyük ün kazanmıştır. Baskal'da kelağayıları süslemek için kullanılan ahşap kalıplar genellikle ceviz ve meşe ağaçlarından yapılırdı. Baskallı Hacı Hamid Talip oğlu, Abdulhalig Eşref oğlu ve dokumacı Aliabbas Cebrayıl oğlunun isimleri, 19. yüzyılda yaşamış süsleme ustaları arasında sayılmıştır.

Kelağayı’yı aynı zamanda renklendirmek teknik olarak mümkün değildi. Desenleme genellikle kelağayının kenar kısmından başlardı. Ana desenler de kenara uygulanır ve orta kısım genellikle sade bırakılırdı. Basma kalıp ustaları her şekilde malzemeden tasarruf etmeye çalışırlardı. Bunun için ilk "gondarma" kelağayı kendi doğal renginde yapılırdı. Usta işlemi, kalıbı yağa batırarak kelağayının kenarı boyunca dikkatlice basarak gerçekleştirirdi. Bu işlem ustadan keskin bir göz, yüksek beceri ve el yeteneği gerektiriyordu. İlk gondarma yapıldıktan sonra kelağayının o kısmı elle toplanır ve geri kalan kısım, yani yağ sürülmemiş kısım çubuğa sarılırdı. Sonraki işlemle kelağayının kenarı belirlenen renge batırılarak boyanırdı. Renk tuttuktan sonra ürünü sıkıştırıp asarak kurutulur, yeniden boya masasının üzerine serilerek renkten desen alınırdı. Basma işlemi tamamlandıktan sonra kelağayılar sabunlu kaynamış su dolu kazanlara konularak yağ-reng kütlesi temizlenene kadar yıkanır ve iplerden asılarak kurutulurdu. Kurutulan örtüler dört dörde katlanarak ütülenir ve "mengene" denilen tezgâhta iki tahta arasında yerleştirilir ve tahtalar yanlardan vidalarla sıkıştırılırdı.[19]

Kelağayılar tahta mengenede 2-3 saat boyunca sıkıştırılmış durumda tutulduktan sonra bir yüzü açılarak ipe asılırdı. Üzerindeki nem bir miktar çekildikten sonra sergiden toplanarak katlanır ve yine desteler halinde üst üste yığarak ikinci kez mengene içine konurdu. Katlanmış kelağayılar bu durumda bir gün boyunca kalıp "katını alırdı". Kelağayı üretiminde çeşitli renk özütleri kullanılır, çeşitli bitki türlerinden — sumak, zerdali, nar, yabani elma, safran, kuşburnu ve diğer bitkilerden boyalar hazırlanırdı.

Kültürde

Edebiyatta

Azerbaycan halkının sözlü halk edebiyatı örneklerinde, destan, koşma, geraylı ve bayatılarında, özellikle de âşık şiirinde kelağayı (ipek başörtüsü), çalma (baş örtüsü), çargat (başörtüsü) hakkında oldukça ilginç, şiirsel düşünceler yer almıştır. Örneğin:

Kelağayının ucu sarı,
Açılır gönlüm hüznü,
Söyle bakayım kimin yarı,
Yakan düğümle, düğümle!
Kerem ile Aslı

Bir dizi âşık koşmalarında telleri altın düğmelerle, sineleri renkli boncuklarla, kulakları hilal, minare küpeler, belleri işlemeli kemerle, bedenleri çepkenli, renkli nakışlı gömlekle, çiçekli-budaklı kelağayılarla (çargatla) süslenmiş, sürmeli kaş-gözlü halk kızları, halk gelinleri betimlenmiştir:

Başına örtmüştür kelağayı gezer,
Eğri tel üstünden altın düğmeler.
Beline yakışmış işlemeli kemer,
Çepkenli, çargatlı beyaz beden gezer.
Aşık Tufarganlı Abbas

Halk şairi Samed Vurgun da eserlerinde kırmızı kumaş, atlas, kırmızı şal, tirme şal, hara ve benzeri gibi ipek kumaşların adlarını anmış, kız-gelinlerin kendi giyimlerinde ipek kumaşlara daha çok önem verdiklerini özellikle vurgulamıştır. Şairin yaşadığı dönemde de kelağayının Azerbaycan kadınının temel baş örtüsü olması gerçeğini onun dillere pelesenk olan şu dizeleri de doğruluyor:

Gecenin kervanı o yıldız, o ay,
Annemin örttüğü sarı kelağayı.
Sözümde kalmıştır ömrüm boyunca,
Belki de şairin kaderidir bu.
Samed Vurgun

Kelağayı’ya adanan diğer edebi eserlerden Serraf Şiruye'nin "Kelağayı" şiirini, Şamo Nerimanoğlu'nun "Kelağayı" öyküsünü, Rüfet Ahmedzade'nin "Kelağayı ile oyun" eserlerini örnek verebiliriz.

Görsel Sanatta

Azerbaycan ressamlarının eserlerinde kelağayının geniş tasvirine yer verilir. Erken orta çağların resim eserlerinde üzerlerinde buta (damga) deseni olan kelağayılar, kadınların başörtüsü olarak Azerbaycan'a özgü giysiler arasında özellikle öne çıkar. Kelağayıya adanan resimlerden biri de Settar Behlulzadenin 1973 yılında çizdiği "Kelağayı ile natürmort" adlı eseridir.

Galeri

  • Azerbaycan ipeğininden kelağayılar
    Azerbaycan ipeğininden kelağayılar
  • Azerbaycan ipeğininden kelağayılar
    Azerbaycan ipeğininden kelağayılar
  • Kelağayının hazırlanışı
    Kelağayının hazırlanışı

Kaynakça

  1. ^ a b c "Azərbaycan qadınlarının gözəllik simvolu - kəlağayı..." www.anl.az. www.anl.az. 17 Ocak 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2016. 
  2. ^ "Kəlağayı - İpək kimi tarix". Erişim tarihi: 24 Ağustos 2024. Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)
  3. ^ "Certificate confirming Kalagayi art as UNESCO's heritage presented to Azerbaijani First Lady". report.az. report.az. 9 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2016. 
  4. ^ a b c d e "Kəlağayılar". www.anl.az. www.anl.az. 26 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2016. 
  5. ^ "AZƏRBAYCAN KƏLAĞAYISI HAQQINDA BİR NEÇƏ SÖZ". 8 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Temmuz 2016. 
  6. ^ a b "Azərbaycan kəlağayısı haqqında bir neçə söz". www.anl.az. www.anl.az. 8 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Haziran 2016. 
  7. ^ "Sahib olduğumuz dəyərli incilərimizi qorumalı, onları öz məişətimizdə yaşatmalıyıq". www.serqqapisi.az. www.serqqapisi.az. 7 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Haziran 2016. 
  8. ^ "Azərbaycan xalqının mədəni tarixini yaşadan sənətkarlıq nümunələrindən biri kimi UNESCO-nun qeyri-maddi mədəni irs siyahısına daxil edilib". 27 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2024. 
  9. ^ "Azərbaycan kəlağayısı haqqında bir neçə söz". 27 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2024. 
  10. ^ "KALAGAYI_IPAK_MARKAZI_YARADILMISDIR". 12 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  11. ^ "İpəkli yollar". 21 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  12. ^ "Kələğayı istehsalçısı: "Rəhbərliyin dəstəyi olmasa çox çətindir"". 28 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Temmuz 2024. 
  13. ^ "Kələğayı istehsalçısı: "Rəhbərliyin dəstəyi olmasa çox çətindir"". 28 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  14. ^ "Азербайджанские келагаи пополнили список ЮНЕСКО". 25 Nisan 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  15. ^ "Kəlağayı və ipəkçilik sənətimiz İordaniyada "Diplomatik bazar"da". 27 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  16. ^ "Azərbaycan kəlağayısının Parisdə butiki təşkil edilib". 27 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  17. ^ "Cıdır oyunu Novruz bayramı və digər el şənliklərində təşkil edilimiş atçılıq oyunlarından biri". 27 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  18. ^ "Toy mədəniyyətimizin mövcud olmuş adətləri." 27 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Temmuz 2024. 
  19. ^ "Baş örtüyü - kəlağayı". 12 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2024. 

Dış bağlantılar

Wikimedia Commons'ta Kelağayı ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.
  • Ulusal kıyafetler16 Kasım 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.